Reviews
Singles
Albums
Features
Interviews
Articles
Local
Clubs
Agenda
Music
Playlists
Labels

Olay bilindik, ama Ladytron’un konsepti pek bilindik değil!
eçenlerde yine gardrobunuzun erişilmesi zor köşesinden bu sefer eski bir pantolonunuzu çıkardınız değil mi? Hani şu yüksek belli, dar paçalı olanlardan. Hemen üzerinize geçiriverdiniz. Sanki yeni almış kadar sevindiniz.



Bilindik bir olay. Eski şeyler bir süreliğine moda olur ve sonra tekrar gardrobunuzun az kullanılan bölümlerindeki yerini alırlar, ta ki bu tür bir moda veya trend yeniden ufukta belirene kadar. Maalesef giyim sektöründe yaşanan bu gelgitler son dönemde müzik endüstrisinde de çokça yaşanmaya başladı. Hiç yoktan var edilen gündelik yeni akımlar ve satış amaçlı görsel albeniler, sıradan müzik dinleyicileri tarafından müzikalitelerine bakılmaksızın tüketildi, tüketilmeye de devam ediliyor. Çok başarılı ve özenle hazırlanmış prodüksiyonların yanında vasat fakat mükemmel pazarlanan ve sunulan prodüksiyonlar ne yazıktır ki daha çok prim yapıyor.

2001 yılında birdenbire ortaya çıkıp Atlanta'dan Berlin'e kadar ulaşan electroclash akımını mercek atlına alacak olursak eğer, göreceklerimiz aslında bizi ne farklı, ne de yeni bir akım ve ya trend'e götürecek. Bir anda kendimizi 80'lerde bulacağız o kadar. Electroclash, 70'lerin sonlarında başlayıp 80'lerde doruğa çıkan müzikal primitivizmin görsel ve teknolojik şatafatlarla buluşturulduğu synthesizer temelli pop müziklerin 2000'li yıllar itibariyle güncellenmiş versiyonlarından başka bir şey değil. DJ Larry Tee'nin başımıza sardığı bu tatlı belanın ne kadar süreceğini bilemesekte, bu akım 80'lere ait kültleşmiş sanatsal temellere dayandığından, uzun süre ve beklide bundan sonra hep var olacak.

Daha electroclash'in varolmadığı hatta electro-pop'un bile pek fazla telaffuz edilmediği dönemlerde kurulan Ladytron ise, diğer bir çok gruba ve yeniden diriltilen elektero-müzikal perspektiflere tam teşekküllü mükemmel bir referans olduğundan ve ayrıca 30 Haziran tarihinde Invicta Hi-Fi label'ından 'Evil' isimli bir kısaçalar yayınlayacağından dolayı, Ladytron hakkında yazmak bana farz oldu.

Ladytron, 1998 yılında Liverpool'da biri İngiliz diğeri Japon iki kafadar tarafından kuruldu. Başlarda Daniel Hunt asıl işi yaparken Reuben Wu ona yardım ediyordu. 2000 yılına gelindiğinde ise albümlerin ve EP'lerin artwork'lerinde bile Wu imzası görülüyordu. Hatta ilk Ep'lerini belki de uğur getirmesi için Japonya'da yayınlandı ve bu yüzden bir çokları onları uzak doğulu bir grup sandı. Grubun Bulgar kökenli vokalisti Mira Aroyo Ladytron'un ilk dişisi oldu. Son olarak İskoç Helena Marnie'de gruba dahil olunca, 'şarkı söyleyen dişi robotlar', yani Ladytron tamamlanmış oldu.

Aslında Ladytron ismi şu anda 40'lı yaşlarında, 'ben gençken' diye başlayan cümleler kuran eski kurtlarının bileceği Roxy Music isimli güzel grubun 72 çıkışlı ilk albümündeki en güzel parçalardan birinin ismiydi. Hunt ve Wu'nun bu ismi kendilerine nick olarak seçmeleri ise tabi ki rastlantı değil. Gruba katılan solist (Mira) ve klavyeci (Helena) ile,
Ladytron'un konsepti tam olarak belirlendi. Sonra ise kimin ne yaptığı pek belli değil. Bazen Mira gitar çalıyor, Helena vokal yapıyor, Wu kemanını konuşturuyor. Kesin olan bir şey var, fazla dijital olmayı sevmiyorlar. Kayıtlarını yüzde 90 kendileri canlı olara kaydediyor, daha sonra kendilerini teknolojinin uçsuz bucaksız nimetlerine bırakıveriyorlar.

Benzer müzikal vizyonlara ve temellere sahip dört kozmopolit insanın ortak çalışmaları sonucunda ortaya çıkan sound, adeta geleceğin global-elektro manifestosu gibi algılanıyor. Synth-pop ve new wave kavramları electro elementlerle tutturduğunuzda, üzerine avangard şarkı sözleri ve ilginç vokaller eklediğinizde ortaya çıkan Ladytron'un, son dönem electro ve synth pop çılgınlığını başlatan ilk grup olarak sayılması gerekir belkide. 1999 yılında yayınladıkları "He Took Her to A Movie"den son uzun çalar albümleri "Light & Magic"e kadar geçen zamanda Ladyton kendini geliştirmek ve yenilemek adına çok yol kat etti. Daniel, ilk albümü 50 pound'a mal ettiklerini söylerken, en büyük stüdyolara girmekle ve ya en güncel elektronik aletleri kullanmakla en iyi müziklerin yapılacağı garantisinin olmadığını bir kez daha kanıtlıyor.

2001 yılında yayınlanan "604" albümünde ve öncesinde yayınlanan 'Commodore Rock' EP'sinde toplanan şarkılar ise, zamansız electro sound'unu en iyi anlatan referanslar olarak elektro literatürüne eklendi. 2002'de yayınlanan "Light & Magic" ise Ladytron'un olgunluk dönemi ve turneleri sırasında oluşan yeni fikirlerinin bir aranjmanı. 'Seventeen', 'Blue Jean', 'Play Girl' ve taptaze remikslerle doldurulmuş kısaçalar 'Evil'i, Ladytron'un ilk akla gelen önemli prodüksiyonları olarak sayabiliriz. Ladytron, geleceğin müziğini bu günden yapıyor. Geçmişinden esinleniyor, sadece bir eksik var, sanki 90'lar hiç yokmuş, yaşanmamış gibi.


Christopher Çolak
02 Temmuz 2003
Bu yazı daha önce İKSV'nin projesi olan İstanbuldostları.org'da yayınlanmıştır.

Articles
 

Durum Değerlendirmesi Vol. 4

Durum Değerlendirmesi Vol. 4
Umarım görüşmeyeli güzel günler geçirmiş, anıları belleğinize işlemişsinizdir. more

Durum Değerlendirmesi Vol. 3

Durum Değerlendirmesi Vol. 3
Geçen sayıda yağmur bile yağmıyor derken şimdi her yer bembeyaz! Üstelik daha da ciddi soğuklarla… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 2

Durum Değerlendirmesi Vol. 2
Şehre hala neredeyse hiç yağmur düşmese de sokaklar giderek kalabalıklaşmaya, hava soğumaya ve 'ortam' oluşmaya… more

Warp 20

Warp 20 Yaşında, Hala İlk Günkü Gibi Taze
Warp Öyle verimli bir ağaç ki, 20 yıldır dört mevsim meyve veriyor. İklim, deprem, kriz… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 1

Durum Değerlendirmesi Vol. 1
Türkiye'nin en önemli müzik paylaşım merkezi ve kulübü olan Babylon yeni bir dergiyle karşımızda. Asıl… more

gigolo182cds

Abe Duque : American Gigolo II
'Büyük Elma'nın büyük techno prodüktörlerinden Abe Duque, International Deejay Gigolo Records’un ikinci mix albüm serisini… more
DJ Kicks : Daddy G, bekli de en iyisi!
Son olarak Norveçli prodüktör Erlend Øye’nin kendine has üslubuyla şekillenen DJ Kicks serisinin yeni versiyonunda… more
Tekrar et: Repeat Repeat - Squints
Repeat Repeat, adı gibi repetitif müzikler yapıyor mu sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Onların yaptığı: "Eğitimli dans pistleri… more
Techno'nun yükselen değeri Alexander Kowalski
Alman techno müzik arenasına adım attığı 1997 yılından günümüze, değişik takma adlar altında değişik plak… more
Stereo MC's festivaldeki en renkli konserdi
Festival programini ilk gördüğümde "-9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin en renkli ve çizgi dışı gecesi… more
Soğuk Şehirden Sıcak Sesler: NuSpirit Helsinki
Finlandiya’nın Helsinki şehrinden misafirlerimiz var. Afro, latin ve Afro-Amerikan etkileşimli sound’lar, funk, soul ve caz’ın… more
Caz ırmağının üzerinde elektronik köprüler
Her geçen gün daha da yoğunlaşan, belirginleşen bir birliktelik. Elektronika ve Caz. Caz ırmağının üzerindeki… more
Herbert yoktu , Pressure Drop ve Organic Audio vardı
10. İstanbul Caz Festivalinin kapanış aktivitesi Groovology, Matthew Herbert Büyük Bandosunun eksikliğine rağmen, Organic Audio… more
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü Matthew Herbert
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü, on parmağında on marifet Matthew Herbert, muhteşem bir orkestrasyonla oluşturduğu ‘The… more
House’a Fransız dokunuşu: Llorca
Ünlü Fransız aşçı Ludovic Llorca Şubat ayının 28'inde sevilen restaurant 'Babylon'da uygulamalı "French House" tarifleri… more
İskoçyalı Fransız: Aqua Bassino
Fransa, tarihinden bu günlere yadigar kalan milliyetçiliğini maalesef bir çok anlamda yitirdi. Verebileceğim en basit… more
Jay Kay ve çetesi İstanbul’da eylem hazırlığında
İçinizde, "Jay Kay'i tanımıyorum ki, o da kim?" diyenler var ise -ki ihtimal vermiyorum- onlara… more
Goldfrapp de 80’li yıllar virüsünü kaptı
Goldfrapp'de kendinden beklenmedik şekilde, etrafa yayılan elektro-clash ve elektro-pop virüsünü kapmış, yatağa düşmüş. İyileştiğinde ise… more
Rock’n Coke kasabasından izlenimler…
6-7 Eylül'de Hezarfen Havaalanı'nda Coca-Cola sponsorluğunda ve Pozitif, İKSV işbirliğiyle düzenlenen Rock'n Coke festivali'nin ardından… more
Kirk Degiorgio sunar: As One - So Far (So good)
Ubiquity Records'un önemli şahsiyeti As One'ın 12 yıllık müzikal yolculuğunu gözler önüne seren retrospektif albüm… more