Reviews
Singles
Albums
Features
Interviews
Articles
Local
Clubs
Agenda
Music
Playlists
Labels

Herbert yoktu , Pressure Drop ve Organic Audio vardı
10. İstanbul Caz Festivalinin kapanış aktivitesi Groovology, Matthew Herbert Büyük Bandosunun eksikliğine rağmen, Organic Audio ve Pressure Drop’un yüksek performanslarıyla oldukça sıcak ve eğlenceli geçti.



Matthew Herbert’in ve ekibinin hiçbir şekilde(son anda bile olsa) İstanbul’a gelemeyeceğini öğrendiğimde oldukça üzüldüm. Matthew Herbert’i dinleyemeyecek olmama değil, pek çok insanın -Matthew Herbert gelmiyormuş, gitmeyelim o zaman- diyerek büyük olasılıkla parkormana gelmeyip asıl olayı ve eğlenceyi kaçıracak olmalarına üzüldüm. Pressure Drop ve Organic Audio gibi eğlence ve dans pistini hedefleyen iki güzel gurubun İstanbul’da fazla  tanınmıyor olmaları, üzerlerindeki en büyük handikaptı. İKSV, Matthew Herbert gibi bir ismi headliner olarak listenin başına ekleyerek bu durumu düzeltmek için üzerine düşen görevi fazlasıyla yaptıysa da, British Airways’de yaşanan grev azizliği(Matthew Herbert British Airways’de yaşanan ani grev yüzünden İstanbula gelemedi) ve bilindik İstanbul temmuzlarına göre oldukça serin ve rüzgarlı olan hava, geceye ikinci darbeyi vurmuş oldu.

Konser alanına geldiğimde, Radio Oxi-gen dj’lerinden EZG, funky ve easy house çalıyordu. Fakat sahnede herhangi bir ışık veya hareket olmadığından olsa gerek, insanlar pek ilgilenmiyordu. Çoğunluk, havuz kenarındaki şezlonglarda uzanıp laflıyor veya etrafta turluyordu.

23:20 gibi müzik sustu, sahne aydınlandı ve elinde beyaz bas gitarıyla Andrew Spence (Organic Audio) belirdi. “-Selam İstanbul! Biz, Organic Audio, Matthew Herbert gelemedi ama biz buradayız, sizi eğlendireceğiz, çoşturacağız. Haydi yakına, piste gelin!” derken, sampler’ındaki son ayarları yaptı. Arka planda davulda Nathan Curan, vurmalılarda Robin
Lurie ve vokalde iki ilginç karakter, Chris Davies ve Karime Kendra yerlerini aldılar. Karime Kendra, çok heyecanlı ve mutlu olduklarını, İstanbul’a ilk gelişleri olduğunu ve eğlenmeyi umduklarını söyledikten sonra tekrardan son çağrıyı yaparak müzik eşliğinde dans etmeye başladı. Kendra fiziği ve tavırlarıyla bu tür grupların omurgasını oluşturan asıl karakter (zenci kadın)olduğunu, her halinden belli ediyordu. Turuncu iş tulumlarının içinde kalçasını kıvırıyor ve ikinci albümün açılış parçası “Play to the music” diye bağırırken, insanlar da hareketlenmeye başlıyordu.

Organic Audio’nun sound’u oldukça eğlenceli. Nu-jazz ve funk, soul etkileşimli afro beat’lerin füzyonundan oluşuyor. Down-tempo, elektronik olarak genelleştirilebileceğimiz Organic Audio, kendi türü içerisinde oldukça başarılı ve eğlenceli bir grup. Bu tür grupların canlı performansları ve stüdyo kayıtları arasında farklar olsa da Organic Audio’nun sahnedeki enerjisi ve ambiansı dört dörtlüktü. Kendra havaya girmiş olacak ki, “ Come on Dirty girls, dirty boys! Come play with me on the floor dirty boys!” şeklinde cümleler kurmaya başlamıştı bile. Diğer vokal Chris Davies’de ilginç sakalı ve giyimiyle sahneden seyirciyle atışmayı ihmal etmiyordu.

Bir ara fotoğraf makinesini çıkarıp “Hey, im a tourist here” derken flaşı patlatıverdi. Andrew Spance bu sırada muziği bir kesip bir açıyordu ve bu şekilde insanların dikkatini çekti. Sampler’in bozulduğuna pek çoğunu inandırdıktan sonra yeniden başlayan tempo ve bassline, seyirciyi iyiden iyiye coşturdu. 3. Organic Audio albümünün oldukça kayda değer olacağının habercisi birkaç parçadan sonra tüm orkestra seyirciyi selamlayarak ve teşekkür ederek sahneyi belki biraz buruk da olsa mutlu olarak terk ettiler.

Parkorman’daki ana sahne her zamankinden daha boştu fakat az ve öz olan seyirci oldukça enerjik ve sahne ile etkileşim içindeydi. Ve sıra Pressure Drop’taydı.2 Dj (Dave Hanley, Justin Langlands) ve 2 MC (Rider, Mista Fishley) ile sahne alan Pressure Drop, birbiri ardına dub ve reggae parçaları sıralamaya başladı. Eski ve yeniyi birleştiren, türler arası geçişlerin çokça yaşandığı eklektik tarzları, Pressure Drop’un en kayda değer farkı.

Afro felsefesini tam olarak benimsemiş hatta aynaya bakacak olursa kendini siyah renkte görecek kadar bu muziğe ve kültüre aşık iki İngiliz’in yaptığı muzikler oldukça zevkli ve kaliteli. Sahnede kendi parçalarından örnekler çaldıysalar da, aslında dj-set yaptılar. Parça seçimleri oldukça başarılıydı. Mista Fishley adeta bir reggae vokalisti gibi şarkıların üstüne melodik sözler yazıyor zaman zaman ise zaten parça içindeki vokale, kendine özgü tarzıyla eşlik ediyordu. Mc Rider ise gereken yerlerde desteğini esirgemiyordu. Seyirciler artik (ben dahil) kesinlikle yerinde duramıyordu, herkes kendine özgü dans figürlerini büyük bir zevkle uygulamaya koyulmuştu. Mc’lerin seyirci üzerindeki direk etkisi, güzel müzik ile de birleşince yerinde durmak gerçekten zor bir iş.

Saat 01:00 gibi sound sertleşmeye ve ilk olarak dub-house ve breakbeat, daha sonra ise jungle ve Mc ‘style drum&bass’e doğru ivmelendi. Hanley ve Langlands, zaman zaman attıkları scratchler ve parçalardaki özgün geçişlerle turntablism’in dikenli yollarından uzun süre önce geçtiklerini kanıtlar gibiydiler. Plaklarla adeta oynuyorlardı. Bir plağı pikaba yerleştirmeden önce ellerinde döndürüp artistik jimnastik figürleri yaptırıyorlardı! 94’ten bir klasik, “Original Nutta” ardından ise oldukça ilginç sayılabilecek “Are you sleeping brother John-jungle remix”i çaldılar. Kendilerinin de çok eğlendiği her hallerinden beli oluyordu. Tempoyu biraz düşürüp birkaç dub ve oldukça slow birkaç soul plak çaldıktan sonra yeniden tempoyu  arttırdılar. Saat 02:00’ye yaklaşırken, Parkormandaki herkes(Organic Audio’un üyeleri  Chris ve Karime dahil) pistteydi ve dans ediyordu. 02:20’de son şarkı olduğu çok belli olan barış şarkısı “All we are same” ile alkışlar arasında bitirdiler. Son olarak Sahne alan Dj Yakuza ise Pressure Drop’tan etkilenip birkaç afro plak çaldıktan sonra kendi bilindik sound’una yelken açtı.

Gecenin sonunda herkesin yüzünde tebessüm vardı. Herkes halinden memnundu. Gecenin olayı Herbert’in gelememiş olmasıyken bir anda herkes Pressure Drop ve Organic Audio’nun muhteşem sahne performanslarından bahsediyordu. Ben ise eve dönüş yolunu yarılamışken, yazıma bir başlık düşünüyordum. “Bu gece Matthew Herbert yoktu ama Organic Audio ve Pressure Drop vardı, hemde ne vardı!”


Christopher Çolak
04 Haziran 2003
Bu yazı daha önce İKSV'nin projesi olan İstanbuldostları.org'da yayınlanmıştır.

Articles
 

Durum Değerlendirmesi Vol. 4

Durum Değerlendirmesi Vol. 4
Umarım görüşmeyeli güzel günler geçirmiş, anıları belleğinize işlemişsinizdir. more

Durum Değerlendirmesi Vol. 3

Durum Değerlendirmesi Vol. 3
Geçen sayıda yağmur bile yağmıyor derken şimdi her yer bembeyaz! Üstelik daha da ciddi soğuklarla… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 2

Durum Değerlendirmesi Vol. 2
Şehre hala neredeyse hiç yağmur düşmese de sokaklar giderek kalabalıklaşmaya, hava soğumaya ve 'ortam' oluşmaya… more

Warp 20

Warp 20 Yaşında, Hala İlk Günkü Gibi Taze
Warp Öyle verimli bir ağaç ki, 20 yıldır dört mevsim meyve veriyor. İklim, deprem, kriz… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 1

Durum Değerlendirmesi Vol. 1
Türkiye'nin en önemli müzik paylaşım merkezi ve kulübü olan Babylon yeni bir dergiyle karşımızda. Asıl… more

gigolo182cds

Abe Duque : American Gigolo II
'Büyük Elma'nın büyük techno prodüktörlerinden Abe Duque, International Deejay Gigolo Records’un ikinci mix albüm serisini… more
DJ Kicks : Daddy G, bekli de en iyisi!
Son olarak Norveçli prodüktör Erlend Øye’nin kendine has üslubuyla şekillenen DJ Kicks serisinin yeni versiyonunda… more
Tekrar et: Repeat Repeat - Squints
Repeat Repeat, adı gibi repetitif müzikler yapıyor mu sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Onların yaptığı: "Eğitimli dans pistleri… more
Techno'nun yükselen değeri Alexander Kowalski
Alman techno müzik arenasına adım attığı 1997 yılından günümüze, değişik takma adlar altında değişik plak… more
Stereo MC's festivaldeki en renkli konserdi
Festival programini ilk gördüğümde "-9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin en renkli ve çizgi dışı gecesi… more
Soğuk Şehirden Sıcak Sesler: NuSpirit Helsinki
Finlandiya’nın Helsinki şehrinden misafirlerimiz var. Afro, latin ve Afro-Amerikan etkileşimli sound’lar, funk, soul ve caz’ın… more
Caz ırmağının üzerinde elektronik köprüler
Her geçen gün daha da yoğunlaşan, belirginleşen bir birliktelik. Elektronika ve Caz. Caz ırmağının üzerindeki… more
Herbert yoktu , Pressure Drop ve Organic Audio vardı
10. İstanbul Caz Festivalinin kapanış aktivitesi Groovology, Matthew Herbert Büyük Bandosunun eksikliğine rağmen, Organic Audio… more
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü Matthew Herbert
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü, on parmağında on marifet Matthew Herbert, muhteşem bir orkestrasyonla oluşturduğu ‘The… more
House’a Fransız dokunuşu: Llorca
Ünlü Fransız aşçı Ludovic Llorca Şubat ayının 28'inde sevilen restaurant 'Babylon'da uygulamalı "French House" tarifleri… more
İskoçyalı Fransız: Aqua Bassino
Fransa, tarihinden bu günlere yadigar kalan milliyetçiliğini maalesef bir çok anlamda yitirdi. Verebileceğim en basit… more
Jay Kay ve çetesi İstanbul’da eylem hazırlığında
İçinizde, "Jay Kay'i tanımıyorum ki, o da kim?" diyenler var ise -ki ihtimal vermiyorum- onlara… more
Goldfrapp de 80’li yıllar virüsünü kaptı
Goldfrapp'de kendinden beklenmedik şekilde, etrafa yayılan elektro-clash ve elektro-pop virüsünü kapmış, yatağa düşmüş. İyileştiğinde ise… more
Rock’n Coke kasabasından izlenimler…
6-7 Eylül'de Hezarfen Havaalanı'nda Coca-Cola sponsorluğunda ve Pozitif, İKSV işbirliğiyle düzenlenen Rock'n Coke festivali'nin ardından… more
Kirk Degiorgio sunar: As One - So Far (So good)
Ubiquity Records'un önemli şahsiyeti As One'ın 12 yıllık müzikal yolculuğunu gözler önüne seren retrospektif albüm… more