Reviews
Singles
Albums
Features
Interviews
Articles
Local
Clubs
Agenda
Music
Playlists
Labels

jruskinl_400



James Ruskin'le techno'nun derinliklerine


Oliver Ho Surgeon ve Ben Sims ile birlikte İngiltere'nin en önemli ve başarılı techno dj/prodüktörlerinden James Ruskin, üçüncü LP'si olan 'Into Submission' ile karşımızda. Detroit'te hayat bularak dallanıp budaklanan, şu sıralarda ise daha minimalist bir boyutta seyreden techno müziğini tanımamıza ve değerlendirmemize yardımcı olacak albüm, hem bu tür hem de sanatçı için iyi bir retrospektif örnek olacağa benzer.



Oliver Ho Surgeon ve Ben Sims ile birlikte İngiltere'nin en önemli ve başarılı techno dj/prodüktörlerinden James Ruskin, üçüncü LP'si olan 'Into Submission' ile karşımızda. Detroit'te hayat bularak dallanıp budaklanan, şu sıralarda ise daha minimalist bir boyutta seyreden techno müziğini tanımamıza ve değerlendirmemize yardımcı olacak albüm, hem bu tür hem de sanatçı için iyi bir retrospektif örnek olacağa benzer.

James Ruskin, müzik kariyerinin başlangıcında Richrad Polson'la beraberliğinden doğan 'Outline' dayanışmasının ürünü ilk EP'si 'First Contact'tan bu yana geçen zamanda yaptığı çalışmalarla İngiltere ve dünya techno arenasında haklı bir yere sahip. Ruskin kendi kurmuş olduğu ve zaman zaman Oliver Ho ile de beraber işler yaptığı Surface Records ile adından söz ettiriyor. Yaptığı prodüksyonlar her zaman Jeff Mills, Dave Clarke, Surgeon, Andrew Weatherall, Claude Young, Fumiya Tanaka, Steve Bicknell ve daha pek çok techno dj'inin setlerinde yer alıyor. Ruskin'in sert, hızlı, perküsif, minimal, tribal ve sert sound'unu yansıtan 'Into Submission' ise, en büyük ve tanınmış techno etiketlerinden Tresor'ı taşıyan ikinci LP'si 'Point 2'dan sonra sanatçının yine Tresor etiketli üçüncü LP çalışması.

Albüm için retrospektif tanımlamasını yapmak sanıyoruz ki hiç yanlış olmayacak çünkü,albümün gerek bu tür gerekse sanatçı açısından iyi bir referans olduğu kesin. İlk önce albümün kapağındaki ilginç mimari yapılar ve bu yapıların arasından sızan beyaz gökyüzü sizi karşılıyor. İnsanın içini ürperten, tekno-minimalist bu mimari yapılar, gelecekteki insansız, robot egemenliğindeki bir dünyanın resmi gibi. İkinci etki ise albümün adından geliyor. 'Into Submission' yani, insanın başka bir insan veya varlığın etkisinde kalarak istediklerini yapamaması hali. James Ruskin'in bu etkiyi hiç kuşkuya mahal vermeyecek kesinlikte sağladığını albümü dinlemeye başladığımızda anlıyoruz. "Confession" isimli ilk şarkı genel Ruskin sound'una göre biraz daha yavaş veya 'sakin'. Derin sub-bass'lar ve synth'ler içeriyor. Afro etkili perküsyon ve hemen ardından devreye giren high-hat'ler ise sound'u üst noktaya taşıyor, 4/4lük ritmin tekdüzeliğini kırarak tamamlıyor. İkinci şarkı "Set Up" ise Jeff Mills'in önderliğinde oluşan yine yoğun afro-tribal etkili Detroit sound'una iyi bir örnek. Üçüncü şarkıya geldiğimizde ise biraz duraksıyoruz çünkü deneysel birşeyler ile karşı karşıyayız. Şarkı klasik ve genel techno altyapısından oldukça uzak, daha çok endüstriyel etkiler içeren downtempo elektronik bir örnek. Bu şarkı Ruskin'in 'listening techno' tabir edilen ve techno müziğinin anti-organik özelliğiyle insanı saran atmosferini kullanmayı seçtiğini ve prodüktör olarak sadece insanları dansettirmeyi değil, aynı zamanda kendine özgü ambient bir dünyaya çekme isteğinde olduğunu da gösteriyor. Daha ileride karşılaştığımız "Escape Or Die" Ruskin'in bu karanlık ve derin ambient dünyasını bize sunuyor. "In The Shadows" ise çoğu zaman en sert 'hard techno' parçalardan bile daha etkili olan bir 'minimal techo' örneği. Daha zayıf kick'ler ile bezenmiş synth'ler ve 'çıtırtılar', saf minimalizm örnekleri. Albüm genelindeki parçalar saymış olduğumuz türlerin başarılı örneklerini oluşturuyor. En son parça olan "The Next Broadcast" ise oldukça ilginç bir parça. Sanki en sonda olmasının vermiş olduğu bir görevi varmışcasına pek çok öğeyi içinde barındırıyor. Kesik kick'ler bir tür breakbeat etkisi yaratıyor. Minimal seviyedeki elektro-ambient etki bu breakbeat etkisi ile birleşince, bizce albümün en ilginç ve kayda değer parçası ortaya çıkmış oluyor.


Ruskin'in albümü gerçekten başarılı çünkü techno'nun değişik örneklerini, farklı altyapılara bürünmüş farklı türlerini aynı çatı altında toplamayı başarıyor. Albüm belki de eskimeye yüz tutmuş ve günümüzde oldukça revaçta olan minimal etkilerden tokat yemişcesine kendi kabuğuna çekilen, diğer pek çok müziğin geçmişinde yaşadığı ve yaşayacağı değişim sancılarından birini yaşayan klasik techno sound'unu bir üst noktaya taşıma çabalarının kanıtı.

Techno'nun her zaman daha 'underground' kabul edilmesi, house ve trance'e nazaran daha az dinleyicisinin olması, hiçbir zaman bu iki tür kadar 'ticari' olmaması, bu türün daha çok gelişmesinde ve kendini yenileyip kabuk değiştirmesinde oldukça önemli bir paya sahip. Uzun lafın kısası techno'yu seviyor ve bu müziği dinlemekten zevk alıyorsanız, 'Into Submission' sizi kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacak.


Christopher Çolak
20 Şubat 2002
Bu yazı daha önce İKSV'nin projesi olan İstanbuldostları.org'da yayınlanmıştır.

Articles
 

Durum Değerlendirmesi Vol. 4

Durum Değerlendirmesi Vol. 4
Umarım görüşmeyeli güzel günler geçirmiş, anıları belleğinize işlemişsinizdir. more

Durum Değerlendirmesi Vol. 3

Durum Değerlendirmesi Vol. 3
Geçen sayıda yağmur bile yağmıyor derken şimdi her yer bembeyaz! Üstelik daha da ciddi soğuklarla… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 2

Durum Değerlendirmesi Vol. 2
Şehre hala neredeyse hiç yağmur düşmese de sokaklar giderek kalabalıklaşmaya, hava soğumaya ve 'ortam' oluşmaya… more

Warp 20

Warp 20 Yaşında, Hala İlk Günkü Gibi Taze
Warp Öyle verimli bir ağaç ki, 20 yıldır dört mevsim meyve veriyor. İklim, deprem, kriz… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 1

Durum Değerlendirmesi Vol. 1
Türkiye'nin en önemli müzik paylaşım merkezi ve kulübü olan Babylon yeni bir dergiyle karşımızda. Asıl… more

gigolo182cds

Abe Duque : American Gigolo II
'Büyük Elma'nın büyük techno prodüktörlerinden Abe Duque, International Deejay Gigolo Records’un ikinci mix albüm serisini… more
DJ Kicks : Daddy G, bekli de en iyisi!
Son olarak Norveçli prodüktör Erlend Øye’nin kendine has üslubuyla şekillenen DJ Kicks serisinin yeni versiyonunda… more
Tekrar et: Repeat Repeat - Squints
Repeat Repeat, adı gibi repetitif müzikler yapıyor mu sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Onların yaptığı: "Eğitimli dans pistleri… more
Techno'nun yükselen değeri Alexander Kowalski
Alman techno müzik arenasına adım attığı 1997 yılından günümüze, değişik takma adlar altında değişik plak… more
Stereo MC's festivaldeki en renkli konserdi
Festival programini ilk gördüğümde "-9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin en renkli ve çizgi dışı gecesi… more
Soğuk Şehirden Sıcak Sesler: NuSpirit Helsinki
Finlandiya’nın Helsinki şehrinden misafirlerimiz var. Afro, latin ve Afro-Amerikan etkileşimli sound’lar, funk, soul ve caz’ın… more
Caz ırmağının üzerinde elektronik köprüler
Her geçen gün daha da yoğunlaşan, belirginleşen bir birliktelik. Elektronika ve Caz. Caz ırmağının üzerindeki… more
Herbert yoktu , Pressure Drop ve Organic Audio vardı
10. İstanbul Caz Festivalinin kapanış aktivitesi Groovology, Matthew Herbert Büyük Bandosunun eksikliğine rağmen, Organic Audio… more
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü Matthew Herbert
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü, on parmağında on marifet Matthew Herbert, muhteşem bir orkestrasyonla oluşturduğu ‘The… more
House’a Fransız dokunuşu: Llorca
Ünlü Fransız aşçı Ludovic Llorca Şubat ayının 28'inde sevilen restaurant 'Babylon'da uygulamalı "French House" tarifleri… more
İskoçyalı Fransız: Aqua Bassino
Fransa, tarihinden bu günlere yadigar kalan milliyetçiliğini maalesef bir çok anlamda yitirdi. Verebileceğim en basit… more
Jay Kay ve çetesi İstanbul’da eylem hazırlığında
İçinizde, "Jay Kay'i tanımıyorum ki, o da kim?" diyenler var ise -ki ihtimal vermiyorum- onlara… more
Goldfrapp de 80’li yıllar virüsünü kaptı
Goldfrapp'de kendinden beklenmedik şekilde, etrafa yayılan elektro-clash ve elektro-pop virüsünü kapmış, yatağa düşmüş. İyileştiğinde ise… more
Rock’n Coke kasabasından izlenimler…
6-7 Eylül'de Hezarfen Havaalanı'nda Coca-Cola sponsorluğunda ve Pozitif, İKSV işbirliğiyle düzenlenen Rock'n Coke festivali'nin ardından… more
Kirk Degiorgio sunar: As One - So Far (So good)
Ubiquity Records'un önemli şahsiyeti As One'ın 12 yıllık müzikal yolculuğunu gözler önüne seren retrospektif albüm… more