Reviews
Singles
Albums
Features
Interviews
Articles
Local
Clubs
Agenda
Music
Playlists
Labels

Detroit Şeytan Üçgeni: Carl Craig, Blake Baxter, DJ T-1000
Miller'ın sponsorluğunda Kod müzik Organizasyon ve 30. yaşını kutlayan İKSV'nin işbirliğiyle düzenlenen, "Phonem by Miller/Phonem Elektronik Müzik Platosu"nun açılış gecesinde Venue'de, Yüzüklerin Efendisi kadar müthiş bir üçleme, bir "Detroit Techno üçlemesi" ile karşı karşıyayız. Carl Craig, Blake Baxter, ve Alan Oldham(DJ T-1000).



Kendi kendine çimdik atmak, okuduklarına inanmamak, heyecandan çığlık atmak veya havalara uçmak. Bütün bu dürtülerin ya da herhangi birinin içinizde yükselmesi gayet doğal. Müzikaliteye ve en önemlisi techno'ya aç! olan İstanbul elektronik müzik camiası, bu sefer öyle bir doyurulacak ki, şişmanlayacak, midesi büyüyecek. Ve bundan sonra ancak bu tip ziyafetleri kabullenecek, bilinçlenecek, bilgilenecek. "Phonem by Miller/Elektronik Müzik Platosu"nun açılış gecesinde sahne alacak 3 Detroit Techno Savaşçısı!, techno savaş! sanatının inceliklerini ve gerçek savaşın anlamsızlığını, gözler önüne serecekler.

"Phonem by Miller/Elektronik Müzik Platosu"nun ana amaçlarından biri olan, elektronik müziği felsefi boyutta değerlendirmek ve bu anlamda düşündürmek açısından Carl Craig, Blake Baxter, ve DJ T-1000'ı, Venue'de ağırlamak ancak "muhteşem" kelimesi ile ifade edilebilir. Bundan daha iyi bir açılış gerçekten kurgulanamazdı. Gelin bu önemli geceden önce üç büyük üstad, Carl Craig, Blake Baxter, ve DJ T-1000'ı daha yakından tanıyalım.

Şeytandan daha fazla takma ismi olan adam: Carl Craig
Carl Craig'in şeytandan daha çok takma ismi var; "Naomi Daniel", "Blakula", "C2", "69", "Innerzone Orchestra", "BFC", "Paperclip People", "Piece", "Designer Music", "Immortal Music", "Psyche", "Urban Tribe" ve nihayet "Shop". Bütün bu isimler Craig'in zaman zaman başka müzisyenlerle ortaklıklarıda içeren projeleri ve takma isimleri.

Bu kadar çok ve değişik isim altında, birbirinden tamamiylebağımsız ve farklı projelere imza atabilen bir insanın ne kadar yaratıcı olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. 'Carl Craig' ismi, Detroit Techno'da yaşanan Rönesans'ın öncülerinden biri olmaktan daha özel ve derin anlamlar ifade ediyor. 'Carl Craig' isminin markalaşmaktan öteye taşıdığı önem, elektornik müziğin ve özellikle techno'nun tüm alt kollarını ve daha uzak parçalarını, felsefi ve sofistike anlamlar içinde bulundurmasıdır.

'Carl Craig' ismi kulağınıza çalındığında aklınıza ilk gelen şey başta techno olsa bile Craig bunu yalanlarcasına, zaman zaman caz hatta trip-hop ile yoğun şekilde flört etmiş, "Innerzone Orchestra" projesinde yanına önemli caz müzisyenlerini katarak Mo'Wax ve Talkin' Loud gibi çok farklı türlerin barındığı plak şirketlerinden EP'ler ve LP'ler yayınlayarak kendini diğer techno prodüktörlerinden ayırmıştır.

Farklı disiplin ve prensipler içeren farklı türlerin zaman zaman füzyonu zaman zaman ise solo icrasını yeğleyen Craig günümüz elektronik müziğinin yaşayan efsanelerinden biri olduğunu bir çok şekilde doğruluyor. Craig prodüksyonları, drum&bass'ten big beat'e ve house'a kadar bir çok türe ilham kaynağı olmuştur.
80'lerde Transmat şirketinde Derrick May'in öğretileri ve dinamikleri ile başlayan müzikal yolculuğunun son durağı ise, Craig'in kendi kurduğu plak şirketi "Planet-E Communications".

Dünya çapında bir üne ve bir plak şirketine sahip olmanın verdiği rahatlık şüphesiz Craig'in yaratıcılığını yükseltse de Craig her zaman Miles Davis gibi denenmemişi denemek ve seslendirmek ile ilgileniyor. Bu tür arayışları sırasında ise müziğin her şivesini konuşuyor ve prodüksiyonlarına katıyor. Carl Craig'i techno'nun Mailes Davis'i olarak tanımlamak sanıyorum ki hiç de yanlış olmayacak. Tori Amos'u hatta Incognito'yu remiksleyen Craig, artık tüm dans ve elektronik müzik fenomeni içinde algılanıyor ve tek bir türe bağlı kalmaksızın, Ministry of Sound ve !K7 şirketleri için yaptığı toplama albümlerde açıkça fark edilen global müzikal vizyonunu dinleyiciye yansıtmaya devam ediyor.

Blake Baxter: O olmasaydı Techno böyle olmazdı!
Bu cümle Blake Baxter için hiç de abartılı değil. Avrupa'daki müzikal kıpırtıların etkisi (Kraftwerk, Yello gibi elektronik müziğin ilk örnekleri), Amerika'da ve özellikle Detroit'te müthiş bir karşılık buldu. Bu müzikal karşılık "techno" ve "electro" olarak adlandırılacak ve güncel elektronik müziğin çıkış dinamiklerinden biri olacaktı. Bu yeni müzikal yapıların en büyük mimarı ise Darrick May, Kevin Saunderson ve Juan Atkins ile birlikte Blake Baxter. Blake Baxter adı zaman içinde diğer saydığım isimler kadar ön plana çıkmadıysa da kendisi, her zaman Alan Oldham gibi Detroit'in çok söz edilmeyen asıl kahramanlarından ve en önemlisi techno müziğine Avrupa kapılarını açan çok önemli bir şahsiyet.

Zaman içinde Detroit house ve tech-house'a doğru yönelen Baxter, Avrupadaki ilk yenilikçi techno hareketlerinin başladığı mekan Tresor'un oluşumunda yer aldı. Tresor'da yerleşik olarak çalan ilk Amerikalı dj oldu. Berlin duvarına iki blok ötedeki eski bir süpermarketin yerine açılan Tresor, bir kulüp ve aynı zamanda bir plak şirketi idi. Daha sonraları ise Amerika ve Avrupa'nın çeşitli kentlerinden gelen yeni nesil techno prodüktörlerinin kazandırdığı ivme ile yeni nesil techno'nun mabedi, katalizörü oldu.

Yeni Avrupai-entellektüel techno bilincinin ortaya çıkmasında, ve Avrupa techno piyasasının Amerikalıları tanıyıp sevmesinde büyük emekleri bulunan Baxter, Underground Resistance(UR) fenomeninde başrol oyuncularından biridir. Underground Resistance label ve projesinin ana mimarlarından olan Baxter Daha sonra grubun dağılmasıyla solo çalışmalara ağırlık vermiş ve bu süreçte Dj International'dan yayınladığı 12"lerle Acid house ve endüstriyel techno'nun sonrasında da Detroit Techno, Detroit House ve tech-house'un temel prensiplerini belirleyen isimlerden biri olmuştur.

Blake Baxter halen Mix Records ve hip hop ağırlıklı Phat Joint label'larının sahibi olarak ve özellikle son yıllarda tech-house la sıkı ilişkiler içine girerek müzikal hayatına devam ediyor. Baxter'ın UR, KMS, Logic ve Disko-B plak şirketlerinden yayınladığı Ep'lerin yanı sıra Tresor'dan Eddie 'Flashin' Fowlkes ile birlikte gerçekleştirdiği prodüksiyonlar ise halen techno ve underground house müziğin başyapıtları ve klasikleri arasında yer almaktadır.

Terminatör: Alan Oldham aka DJ T-1000
Alan Oldham yani nam-ı diğer Dj T-1000, Detroit Techno ve techno müziğin gelişimine yakından tanıklık etmiş ve ilerki dönemde kendini bu alemin içinde bulmuş bir illüstratör ve çizim ustası. Grafik ve çizgi roman çizerliği yapmayı planlarken kendini Underground Resistance'ın bir elemanı olarak tüm dünyayı gezer halde ve dj kabininde bulması ise küçük rastlantıların sonucu.

80'li yılların sonunda üniversite öğrencisiyken part time bir iş olarak girdiği WDET radyosunda arşiv bölümünde çalışırken, birden programcılardan birinin istifasıyla boşalan koltuğa Oldham biraz da patronunun zoruyla geçer. "Fast Forward" ismini taşıyan programın içeriği zamanla giderek elektronikleşir. Detroit'te gittikçe adını duyurmaya başlayan elektronik sound'lara ve prodüktörlere, demolarına yer vermeye başlar. Oldham'ın, elektronik müziğin değişen yüzüne ve techno'nun doğuşuna tanıklık ve yataklık ediyor olduğunu farketmesi ise fazla uzun sürmez.

Oldham'ın programında demolarına ve promolarına yer verdiği isimler arasında kimler yok ki. Derrick May, Blake Baxter, Joey Beltram, John Aquaviva, Ritchie Hawtin, Mike Banks, Jeff Mills, Kenny Larkin, Juan Atkins, aklınıza gelen neredeyse tüm 1. ve 2.nesil Detroit techno prodüktörleri hatta Speedy J ve Thomas Brinkmann bile Oldham'ın programına konuk oldular. Oldham, Transmat ve KMS label'larının logolarını bizzat çizen kişidir. Bununla da yetinmez Transmat'tan release edilen bazı albümlerin içinde bir de Oldham Çizgi roman serisi gizlidir.

Oldham bu süreçte kendini techno'ya iyiden iyiye kaptırır. Arkadaş çevresi de bu yönde genişler. Jeff Mills ve Mike Banks, Underground Resistance'ı henüz yeni kurmuş ve Banks'in annesinin evinin bodrumunda idare ederken, onlara birçok konuda yardım eder. 92 yılında Avustralya turnesinden önce, Jeff Mills gruptan ayrılınca, Oldham'ın dj'lik kariyeri yine bir tesadüf eseri! başlamış olur. Tam bu sıralarda vizyona giren Terminatör film serisindeki 2. jenerasyon cyborg T-1000 ise Alan Oldham'ın dj nick'ine ilham kaynağı olur. UR'da herkesin bir takma adı vardır ve Alan Oldham'da bundan sonra techno aleminde Dj T-1000 olarak tanınacaktır.

Avustralya ve uzak doğuyu kapsayan UR dünya turnesinde gösterdiği üstün performans, yeni yeni Avrupa'ya ısınan Detroit'li prodüktörlerden biri haline dönüşen Dj T-1000'a Hollanda'lı plak şirketi Djax ile çalışma fırsatı verir ve Dj T-1000'ın ilk EP'si yayınlanır. Mike Banks'in ısrarlarıyla kendi label'i Generator'u kuran Oldham bir süre sonra sadece kendi prodüksiyonlarının yayınlayacağı Pure Sonik'i hayata geçirir. Bu sürede Avrupa'da iyiden iyiye tanınmaya başlayan Oldham, Tresor'un önemli ve güzel şahsiyeti Carola Stobier'in yüksek beğenisiyle Tresor ailesine 'Progress' ismini taşıyan uzun çalar ile katılır.

Böylece Dj T-1000'ın dünya çapındaki müthiş dj'ing ve prodüksiyon yetenekleri de yine dev bir marka ile referanslanmış olur. Dj T-1000, DEMF(Detroit Electronic Music Festival)2002'de kimlerin çalacağını belirleyen jüride yer aldı. Uzun seneler, bazı sebeplerden, Detroit techno ve techno arenasında hakettiği saygıyı ve değeri görmeyen Oldham, techno'nun en özel ve ilginç şahsiyetlerinden biri. Gerek yaptığı prodüksiyonlar, gerekse yayınladığı mixtape albümleri ile pekiştirdiği fantastik dj'ing yetenekleri ve çoğunlukla UR robotları ile Transmat cyborg'larının savaşlarına sahne olan retro-futuristik çizgi romanları Dj T-1000'ı "Techno'nun ölümsüzler armadası"na sokan en büyük sebepler.


Christopher Çolak
14 Mart 2003
Bu yazı daha önce İKSV'nin projesi olan İstanbuldostları.org'da yayınlanmıştır.

Articles
 

Durum Değerlendirmesi Vol. 4

Durum Değerlendirmesi Vol. 4
Umarım görüşmeyeli güzel günler geçirmiş, anıları belleğinize işlemişsinizdir. more

Durum Değerlendirmesi Vol. 3

Durum Değerlendirmesi Vol. 3
Geçen sayıda yağmur bile yağmıyor derken şimdi her yer bembeyaz! Üstelik daha da ciddi soğuklarla… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 2

Durum Değerlendirmesi Vol. 2
Şehre hala neredeyse hiç yağmur düşmese de sokaklar giderek kalabalıklaşmaya, hava soğumaya ve 'ortam' oluşmaya… more

Warp 20

Warp 20 Yaşında, Hala İlk Günkü Gibi Taze
Warp Öyle verimli bir ağaç ki, 20 yıldır dört mevsim meyve veriyor. İklim, deprem, kriz… more

Durum Değerlendirmesi Vol. 1

Durum Değerlendirmesi Vol. 1
Türkiye'nin en önemli müzik paylaşım merkezi ve kulübü olan Babylon yeni bir dergiyle karşımızda. Asıl… more

gigolo182cds

Abe Duque : American Gigolo II
'Büyük Elma'nın büyük techno prodüktörlerinden Abe Duque, International Deejay Gigolo Records’un ikinci mix albüm serisini… more
DJ Kicks : Daddy G, bekli de en iyisi!
Son olarak Norveçli prodüktör Erlend Øye’nin kendine has üslubuyla şekillenen DJ Kicks serisinin yeni versiyonunda… more
Tekrar et: Repeat Repeat - Squints
Repeat Repeat, adı gibi repetitif müzikler yapıyor mu sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Onların yaptığı: "Eğitimli dans pistleri… more
Techno'nun yükselen değeri Alexander Kowalski
Alman techno müzik arenasına adım attığı 1997 yılından günümüze, değişik takma adlar altında değişik plak… more
Stereo MC's festivaldeki en renkli konserdi
Festival programini ilk gördüğümde "-9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin en renkli ve çizgi dışı gecesi… more
Soğuk Şehirden Sıcak Sesler: NuSpirit Helsinki
Finlandiya’nın Helsinki şehrinden misafirlerimiz var. Afro, latin ve Afro-Amerikan etkileşimli sound’lar, funk, soul ve caz’ın… more
Caz ırmağının üzerinde elektronik köprüler
Her geçen gün daha da yoğunlaşan, belirginleşen bir birliktelik. Elektronika ve Caz. Caz ırmağının üzerindeki… more
Herbert yoktu , Pressure Drop ve Organic Audio vardı
10. İstanbul Caz Festivalinin kapanış aktivitesi Groovology, Matthew Herbert Büyük Bandosunun eksikliğine rağmen, Organic Audio… more
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü Matthew Herbert
Elektronik müziğin akustik flörtçüsü, on parmağında on marifet Matthew Herbert, muhteşem bir orkestrasyonla oluşturduğu ‘The… more
House’a Fransız dokunuşu: Llorca
Ünlü Fransız aşçı Ludovic Llorca Şubat ayının 28'inde sevilen restaurant 'Babylon'da uygulamalı "French House" tarifleri… more
İskoçyalı Fransız: Aqua Bassino
Fransa, tarihinden bu günlere yadigar kalan milliyetçiliğini maalesef bir çok anlamda yitirdi. Verebileceğim en basit… more
Jay Kay ve çetesi İstanbul’da eylem hazırlığında
İçinizde, "Jay Kay'i tanımıyorum ki, o da kim?" diyenler var ise -ki ihtimal vermiyorum- onlara… more
Goldfrapp de 80’li yıllar virüsünü kaptı
Goldfrapp'de kendinden beklenmedik şekilde, etrafa yayılan elektro-clash ve elektro-pop virüsünü kapmış, yatağa düşmüş. İyileştiğinde ise… more
Rock’n Coke kasabasından izlenimler…
6-7 Eylül'de Hezarfen Havaalanı'nda Coca-Cola sponsorluğunda ve Pozitif, İKSV işbirliğiyle düzenlenen Rock'n Coke festivali'nin ardından… more
Kirk Degiorgio sunar: As One - So Far (So good)
Ubiquity Records'un önemli şahsiyeti As One'ın 12 yıllık müzikal yolculuğunu gözler önüne seren retrospektif albüm… more