Reviews
Singles
Albums
Features
Interviews
Articles
Local
Clubs
Agenda
Music
Playlists
Labels

photekl_400



Los Angeles'da Bir İngiliz: Photek
Drum&bass’in yaşayan efsanesi ve dünya üzerindeki en minimal, karanlık ve puritanist elektronik prodüktörlerden biri olan Rupert Parkes aka Photek ile yaptığım röportaj, Photek’in son derece mütevazı ve samimi tavırlarıyla tam anlamıyla bir sohbet havasında geçti. Röportaj boyunca Photek’in elinden konyağı ve Lucky Strike sigarası düşmedi. Başındaki hip beresi ve komando montu ile tam bir hip-hop’çu imajı çizdi. L.A.’de yaşadığı her halinden belli oluyordu. Ipswich Town’lu Rupert, adeta bir Amerikalı olmuş, Ecko marka t-shirt’ü ve İngiliz aksanı hariç!



“Photek” isminin Japon ya da Çin “Cantonese” diyalektinde “Mud-Çamur” anlamına geldiğini duymuştum. Bu doğru mu? Gerçeklik payı var mı?

“Mad” mi ?

Mud!

Mud? (Gülerek) Bunu bilmiyordum. Herhangi bir Japon diyalektinde olduğunu sanmıyorum çünkü daha önce pek çok kez Japonya’da bulundum. Eminim ki böyle bir şey olsaydı biri bunu muhakkak bana söylerdi. Bence Çince olmalı.

Uzak doğu felsefelerine duyduğun ilgi ve Uzak doğu sporları eğitimi aldığın doğru mu? Bu öğretilerin ve felsefelerin hayatında ve müziğindeki yeri nedir?

Evet. Uzak doğu, özellikle Japonya her zaman çok ilgimi çekti. Başka bir gezegendeymiş hissi uyandırıyor. Bana oldukça fantastik ve egzotik gelen bir kültür. Her şey okul döneminde başladı. Uzak doğu sporlarıyla oldukça fazla ilgilendim. Karate, Judo ve Ninjitsu yaptım. Uzakdoğu sporları ve öğretileri içinde barındırdığı derin felsefeler ve disiplinleriyle şüphesiz hayatıma ve müziğime önemli yansımalar yaptı. Prodüksiyonlarımda açıkça belli olan yansımalar.

Drum&bass’in şu anki durumu, yeni akımlar nu-skool sound’lar hakkında neler düşünüyorsun. Sence yeni prodüksiyonların içerisinde yenilikçi ve parlak fikirler var mı? Yoksa eskinin tekrarından mı ibaretler?

Bu sene drum&bass camiasında yaşanan en önemli olay, prodüktörlerin EQ’lerini harekete geçirmeleri ve ön plana çıkarmaları oldu. Bu etkileşimin sonunda ortaya çıkanlar bu sene her zamankinden daha sert ve yoğun oldu diye düşünüyorum.

Örneğin, Klute’un son albümü “Lie, Cheat and Steal” bahsettiğin bu EQ rejenerasyonuna örnek bir albüm olabilir mi?

Evet. Albümü oldukça sevdim. Albüm gerçekten bahsettiğim EQ’yu yüksek derecede ihtiva ediyor. Zaten Klute’u Certifiacate 18 yıllarından beri tanıyorum. Kesinlikle yaptığı iş güzel ama bence (gülerek) daha sert*bir EQ içermeliydi. (*Daha sert ve karanlık bir altyapının bulunması gerektiğinden bahsediyor olmalı.)

İlk başta özellikle “Modus Operandi”nin yayınlandığı dönemde, clubbing’den ve gece hayatından pek hoşlanmayan biri olduğun, geceleri dışarı çıkmaktansa evde müzik dinlemeyi yeğlediğinden bahsedildi hep. Bu doğru mu, gerçekte de?

Başlangıçta böyle bir intiba uyandı evet çünkü basının yansıtmak istediği buydu. O sıralarda medyanın ilgisi fazlasıyla üzerimdeydi ve beni bu şekilde lanse etmek istediler diye düşünüyorum. Ayrıca bir nokta da şu; “Modus Operandi’nin hazırlık aşamasında gerçekten de stüdyodan dışarı adımımı atmadım ve evime, kendi iç dünyama kapandım. Bu açıdan doğru olabilir, fakat gece hayatını sevmediğim doğru değil!

Peki ya DJ’lik? Eskiden diğer prodüktörler kadar DJ’ing yapmıyordun. Bunu bir zorunluluk olarak mı yapıyorsun?

Yo hayır kesinlikle değil. Sevdiğim ve dinlediğim müziği çalmak gerçekten çok zevkli. Dj’liği prodüktörlük kadar olmasa da çok seviyorum. Çünkü ben müziğe dj olmak için başlamadım. Müzik yapmak istediğim için müzisyen olmak istediğim için başladım.

Zaten genelde yaptığın prodüksiyonlar dans pisti için değil daha çok evde dinlenebilecek daha entelektüel müziklerd.

Evet doğru, ayrıca yaptığım müzik, 90’larda  bir çok anlamda diğer örneklerinden oldukça farklıydı, belki fazlaydı. Ben entelektüel d&b yaptım, ama sonuçta yine drum&bass(Gülüyor).

“Paranoid drum&b
ass”

(Gülerek) Evet. İnsanlar yaptığım müziğe böyle bir isim takmayı uygun gördüler. Benim müziğim her zaman güçlü fikirler ve temalara bağlıdır. “U.F.O.” ya da “Ni Ten Ichi Ryu” gibi prodüksiyonlarımda,  özetleme yaptığımı, The Hidden Camera’da ise gizemi ve ayrıklığı ön plana çıkardığımdan bahsettiler. Ana fikir olarak gördüler. Bu gerçekten ilginç bir konu. Müziği yapmamın, içine beni etkileyen ve mentalite’me yön veren konuları katmamın sebebi de bu. İnsanların ilgisini ve dikkatini çeken de bu olsa gerek. Müziğim hakkında yazılıp çizilen pek çok hikaye var. Hepsi %100 doğru değil(Gülüyor).

Peki diğer müzik türleriyle ne kadar ilgilisin? Örneğin, Solaris’te house’la oldukça şiddetli olarak flört ettin, “Glamourama” ile minimal techno’ya yaklaştın ve hatta “Under The Palms”la ambient tekstürler üzerinde durdun.

Evet. “Under The Palms” film için yapılmış bir prodüksiyonumdu. Solaris’i yapmaya başladığım dönemde drum&bass’e doygunluk hissediyordum. Farklı ve değişik bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyordum. Diğer insanların yaptığı müziklerin çoğunu beğenmiyordum.  Kulüp ortamının ölü olduğunu düşünüyordum.Bu yüzden Solaris’te 1 tane drum&bass şarkısı var zaten. O sıralarda başka şeyler ilgimi daha çok çekiyordu.

Techno’da birkaç yıldır çok önemli yenilikler oluyor. Almanya’daki elektro etkileşimli minimal denemeler ve özellikle kuzey Amerika’dan dünyaya yayılan micro-laptop techno’su hakkında ne düşünüyorsun?

Techno’yu hep sevdim. Özellikle müzik yapmaya başladığım ilk dönemlerde, Basic Channel ve Maurizio’dan oldukça keyif aldığımı söyleyebilirim. Detroit techno herkes gibi beni de etkiledi ve ilham kaynağı oldu diyebilirim. L.A.’de Kenny Larkin ile tanıştım oldukça cool biri, birlikte bir şeyler yapmayı planlıyoruz. (Gülerek) Oldskool bir şeyler.

Solaris albümünde kendine çok basit bir destur belirledin. “Rahatlamak ve ne tür müzik yapacağın konusunda kendini kısıtlamamak.” Sadece kendiliğinden ne olup biterse olacaktı, ve oldu da. Mayıs ayında yayınlanacak yeni albümün “Do or Die” için bu bağlamda ne söyleyebilirsin. Yeni albümün ana fikir kırıntıları neler olacak?

Bu sefer çemberi tamamlıyorum. Benim ilk göz ağrım ve müziğe başlangıcım hip-hop ile oldu. Şu anda L.A.’de yaşamamın sebebi de büyük ölçüde hip-hop.

Albümdeki hip-hop abstract mı, yoksa içinde vokaller bulunan güncel hip-hop’mu olacak?

Albümde kesinlikle modern, güncel ve saf hip-hop olacak. Abstract veya trip-hop olmayacak. Bazı parçaların drum&bass versiyonlarını da yaptım ama Amerika’da yaşayınca hip-hop daha önceden fark etmediğim farklı bir boyut ve anlamlar kazandı benim için. Hip-hop’un şu andaki gidişatından hiç memnun olmayan bir çok insan tanıyorum. Kendim dahil.

Yani sende Londra’daki “beyaz derili siyah”lardansın.

Evet. Ben siyah olmayıp hip-hop müziği ve kültürü ile yetişen ilk jenerasyondanım diyebilirim. 12 yaşından beri hip-hop dinliyorum. House müziğini ilk duyduğum ve kulüplerde dinlediğim yıllar ise 80’lerin sonuna denk geliyor. Yani sonuçta hip-hop dinleyerek büyüdüm ama hip-hop’u gerçekten anlamak için Amerika’da yaşamak gerektiğine inanıyorum.

Avrupa’da yaşamayı mı tercih ediyorsun yoksa Amerikada mı? Örneğin Richie Hawtin, elektronik müzik ve techno sahnesi ile daha yakın temasta olmak için kendisine Berlin’de bir ev aldı. O havayı koklamanın ve orada olmanın gerekli olduğunu düşünüyor musun?

Kesinlikle! Aynı ortamda ve atmosferde olmak kesinlikle çok gerekli. Amerika’da 1 yıl yaşamadan önce bunun saçma bir fikir olduğunu düşünüyordum oysa ki şu anda buna ihtiyacım olduğunu biliyorum. Örneğin Londra’dayken dinlediğim bazı hip-hop parçalarının çok saçma ya da gereksiz olduğunu düşünürken, Los Angeles’ta yaşadığım 1 yıllık süre içinde tamamıyla farklı ve doğru bakış açıları kazandım. Hip-hop’u  çok daha iyi, belki objektif görebilme ve daha iyi anlayabilme yetisi kazandım. Londra’ya dönüşümde drum&bass çaldığımda ise bu müziğin köklerini ve nereden geldiğini çok daha iyi anladığımı fark ettim. Sonuçta vaktimin yarısını L.A.’de diğer yarısını ise Londra’da geçiriyorum.

Daha önceki bir röportajında “teknik bir bakış açısıyla d&b, en zaman alan ve en meşakkatli elektronik türlerden biri. Eğer bir kere bu işi kotarırsanız bundan sonra diğer türleri daha kolay halledebilirsiniz” demiştin. D&B’in sana hissettirdikleri, senin hayatındaki rolü, doğası, EQ’su nedir?

Drum&bass benim hayatımın bir parçası. Hayatı bir anlamda ifade ediş biçimim, doğamın ve iç dünyamın bir yansıması. Tatilde olsam bile kendimi stüdyoya atıyorum ve bir şeyler yapıyorum. Müzik kesinlikle hayatımın içinde, benle bir.

“Modus Operandi” albümünün d&b’in gelmiş geçmiş en önemli albümlerinden biri olduğu görüşüne katılıyor musun?

(Gülerek) Evet Katılıyorum. Bence onlardan biri. Fakat bana göre en önemli albüm, “Timeless”.

Daha önce NME’de, İngiliz kültürünün “saldırganlık” ve “şapşallığından” yakınmıştın. Bu konuda fikirlerin değişti mi?

(Gülerek) Hayır değişmedi. Hala oradalar. Sadece ülkenden uzakta yaşamaya başladığında biraz daha milliyetçi olmaya başlıyorsun. Ama  yinede L.A. çok güzel (Gülüyor).

Son olarak yeni film projelerin var mı ve drum&bass’in geleceği hakkında ne düşünüyorsun? Ya da sence geleceği var mı?

Sanırım “Red Light Runners” isimli bir film için yeni bir şeyler yapacağım, ayrıca EA Sports şirketiyle birkaç bilgisayar oyununun müzikleri konusunda görüşmelerimiz oldu. Drum&bass konusuna gelince. Geçen senelerden çok daha fazla umutluyum. D&B elektronik müziğin en ekstrem formlarından ve açılımlarından biri. Hip-hop müziği de dünyaya yayılmaya başladığı ilk dönemde, silinir gider düşüncesi hakimken şu anda dünyada en çok satan müzik konumunda. Yinede drum&bass’in hiçbir zaman bu kadar mainstream olacağını düşünmesem de her zaman burada olacağından kesinlikle eminim.

Röportaj: Chistopher Çolak
Fotoğraflar: Engin Aydeniz
30 Ekim 2003
Bu röportaj daha önce İKSV'nin projesi olan İstanbuldostları.org'da yayınlanmıştır.

 

Interviews
 

Dominik Eulberg

Techno ranger from Westerwald: Dominik Eulberg
While not being a forest ranger, Dominik Eulberg produces techno that no one else is… more

T.E.E.

T.E.E.: Turzi Électronique Expérience
French pyschedelia virtuoso Romain Turzi gone wild with his real synths and analogue recording techniques… more

Hardfloor

Two Decades of Hardfloor
One of Germany’s best techno outlets, Hardfloor has been doing electronic music for 20 years… more

Kate Simko

Kate Simko: Soul & Heart
Chicago's Kate Simko is digging deep with her diverse style, full of soul & heart. more

Niederflur

Niederflur: Techno with an attitude
Cologne based duo Niederflur has been releasing mind blowing techno music since the early 90’s. more

Kaiserdisco

Kaiserdisco: "In No One's Shadow"
Kaiserdisco duo has gained reputation with their high quality dance floor tracks all around the… more

Michael Mayer

St. Vinyl: Michael Mayer
"You can get into trouble but you can also find a new friend" says Michael… more

Mr G

Mr G: Still Here
Most of us know Colin McBean for years now and he is making people dance… more

Mr G

Mr G: Hala Burada
90’lı yılların başından beri techno müziğin en önemli figürlerinden olan Colin McBean aka Mr G… more

Phonique

Phonique: Kissing Strangers
Phonique is kissing strangers in his new album released from the label of ‘best kept… more

FM Belfast

Be friends with FM Belfast
Do you really think that Iceland is all about melancholy, coldness and dark melodies? No… more

Danton Eeprom

Danton Eeprom: The most serious Frenchman
Londoner Frenchman Danton Eeprom is one of the most inlfuential and inspiring and emerging talent… more

Maayan Nidam

10 shots from Maayan Nidam
I caught Maayan Nidam just before her Vodka shots and asked her real questions before… more

Orlando Voorn

Orlando Voorn: Transit Technocu
Detroit techno denince ilk akla gelen isimlerden olan Orlando Voorn şu günlerde hiç olmadığı kadar… more

Jimmy Edgar

Müzikli Seks: Jimmy Edgar
Müziği seksüel bir titreşim ve etkileşim kaynağı olarak gören Jimmy Edgar dünya üzerindeki en yetenekli… more

Emika

Emika Drops The Other
Electronic music world is yet not aware but Emika is the next big thing in… more

Jason Smith

When Ai Was Ten
One of the world's most underground and best electronic music labels, Ai Records is celebrating… more

Phil Kieran

Phil Kieran's "Shh"
One of world's busiest electronic music producers and DJs, Phil Kieran released his debut "Shh"! more

Estroe

Estroe and her "Elemental Assets"
One of the best DJanes around, Estroe proves herself also in the production area with… more

Deniz Kurtel

Deniz Kurtel’in Ses Heykelleri
Uzunca süredir Amerika’da yaşıyor olsa da Türkiye’den çıkan ender kadın elektronik müzik prodüktörlerinden biri, belki… more