Alex Touch : Alexkid Röportajı
Jori Hulkkonen’in canlı performansından sonra sahne alan remix ustası Alex Kid, çaldığı saatin de etkisiyle beklenilenden biraz daha sert ve daha techno bir set çıkardı. Sahneye kurduğu FS’e hiç el sürmeyen Alex Kid seçtiği perküsif, ritmik ve asidite oranı yüksek plaklarla sevenlerini mutlu etmesini bildi. Yine de ‘Mint’ veya ‘Bienvenida’dan yumuşak esintiler bekleyenler, gecenin sonunda buruk ayrıldılar.
Alex Kid’den gelecek yeni bir uzunçalarla avunmak isteyenler de hayal kırıklığına uğrayacaklar, çünkü Alex Kid şu sıralar remiks siparişlerini yetiştirmekle ve DJ /prodüktörlük haricindeki tüm zamanını alan ses mühendisliğiyle fazlasıyla meşgul.
F-Com’un önemli ve as elemanlarından İspanyol-Fransız melezi Alexis Mauri aka Alex Kid’le Indigo’daki setinden sonra, sabahın ilk ışıklarında gerçekleşen röportaj…
Bu günlerde daha çok ne tür müzikler dinliyorsun?
Şu sıralar oldukça fazla rock dinliyorum.
Röportaj yaptığım bir çok isim de bu soruya benzer cevabı verdiler…
Aslında ben sürekli olarak rock müzik dinlerim. Belki bir şekilde rock müziğin yeniden canlanmaya başladığından, bir ‘revival’dan bahsedilebilir. Oldukça iyi yeni gruplar çıkıyor. Bende onları takip etmeye çalışıyorum.
Özellikle sevdiğin birkaç isim söyleyebilir misin?
İnterpol’ü çok seviyorum mesela, PJ Harvey, vs…
F-Com’daki genel havayı merak ediyorum. Örneğin beraber takılıyor musunuz, yaptığınız işleri birbirinize dinletip fikir alışverişinde buluyor musunuz, yoksa aranızda ufak da olsa bir yarış ya da çekişme söz konusu mu? Llorca, Aqua Bassino ve senin aranda mesela?
Herhangi bir yarış yok. Aslında genel olarak aynı tür müzik yapmıyoruz. Llorca ne benim gibi, ne de Aqua Bassino gibi müzikler yapıyor. Hepimizin çizgisi farklı. Yinede birbirimizin müziklerini ve işlerini sürekli dinliyoruz. Örneğin Llorca’nın yaptığı son işleri dinledim, oldukça iyiler. Fikir alışverişine gelince, evet fikirlerimizi birbirimizle paylaşıyoruz çünkü birbirimize gerçekten saygı duyuyoruz ve en yakınımızda, güvenebileceğimiz insanların az olduğunu biliyoruz. Paylaştığımız düşünceler de olması gerektiği kadar objektif ve profesyonelce oluyor zaten.
Sen Laurent Garnier ya da Jori Hulkkonen kadar göz önünde değilsin, ya da belki bana öyle geliyor. Bunun sebebi nedir?
Laurent Garnier uzun yıllardır burada. Aslında ben Fransa’da Jori’den daha göz önündeyim. Özellikle “Mint”ten sonra…
Release’lerin de, bir çok prodüktörle kıyaslanınca çok fazla değil, ya da yayınlanma aralıkları oldukça fazla gibi görünüyor. En son “Don’t Hide it”in Josh Wink remix’inin yer aldığı bir remix 12”liği yayınladın.
Ben aslında kendimden çok, diğer insanlar için remiksler yapıyorum. Bu yayınların çoğunu da sanırım sizin ülkenizde bulmanız zor oluyor. Mesela en son Phonique’in Dessous’tan yayınlanacak yeni 12”liği için bir remiks yaptım.
aşka remiks projeleri var mı?
Chloé için bir remiks yaptım. Bu parçayı bu gece çaldım. Evet yeni bir çok remiks projeleri var ve zamanımın çoğunu onlar alıyor maalesef…
Peki yeni LP konusunda bir gelişme var mı?
Bu uzun bir hikaye olacak(gülüyor). Üstünde düşünüyorum, çalışıyorum ama henüz ortaya çıkmış pek bir şey yok.
Yarı İspanyol olduğunu biliyorum. İspanya ile hala bir kontağın var mı?
Evet tabii ki var. Orada akrabalarım var senede bir iki kere muhakkak gidip onları ziyaret ediyorum.
Senin için müzikal olarak her şey, halanın müzik dükkanında geçirdiğin günlerde başlamış…
Evet. Tabii o zaman müziği bu kadar anlayarak dinlemiyordum, her şey çok daha spontane gelişiyordu. Sonradan giderek anlam kazanmaya ve benim için vazgeçilmez olmaya başladı.
Peki yaptığın müziklerde (özellikle ‘Mint’ ve Bienvenida’da) hissedilen Akdeniz esintisinin İspanyol genetiğinin bir etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bilmiyorum. Aslında yaptığım ve çaldığım müzikler giderek değişti. 3-4 sene önce çok fazla Garage, New York ve New Jersey çalardım. Bu geceyse bir tane Amerikan plağı bile çalmadım. Belki bir tane, ama o da zaten Alman/İngiliz etkileşimliydi. Eskiden daha çok nujazz, caz ve lounge’a eğilimliydim. Nujazz ve lounge sound’lardan sıkıldım diyebilirim. Özellikle Brezilya’da çaldıktan sonra fikirlerim biraz değişti. Bossa Nova sound’unun lounge müzik ve öğelerle mikslenmesi bir çok kişiye yeterli geliyor ama aslında bu sadece işin klişesinden ibaret ve beni tatmin etmiyor. Bende bu tür sound’ları çalmayı bıraktım. Bu sıralar sound’um çok daha fazla elektronik. Ben aslında bir türe takılıp kalmayı sevmiyorum. F-com’dan ilk release’im dum&bass’ti mesela.
Aynı zamanda ses mühendisisin. Bu alanda hala aktif misin?
Evet, hem de her zamankinden daha fazla! Kendi müziğimle yeteri kadar ilgilenemememin asıl sebebi de bu zaten.
Tam olarak ne tür işler üzerinde çalışıyorsun?
Beni bilen ve tarzımı seven insanlar bana gelip müziklerini mikslememi istiyorlar. Parçayı değiştiriyorum, bazen son halini veriyorum ya da bazen prodüksiyonda her şeyi yerli yerine oturtuyorum. Kalan zamanlarda da söylediğim gibi remiks işleri oluyor. Çok iyi bir stüdyom ve bir dolu aletim var ve bende işi biliyorum, insanlar bana geliyor, bende işlerini yoluna sokuyorum (gülüyor).
Normal bir günün nasıl geçiyor? Tüm zamanını stüdyoda yeni sesler aramakla mı geçiriyorsun?
Evet sabah ilk iş stüdyoma gidiyorum. Neredeyse her zaman ordayım.
Ne tür software/hardware kullanıyorsun?
Reason çok fazla kullanıyorum. Kullandığım temel yazılım olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca Protools kullanıyorum. Onun dışında hardware olarak bir sürü drum machine’im var. Stüdyomda bir sürü aletim var…
Bu geceki DJ setup’ta Final Scratch’de vardı...
Evet vardı ama ben bir tek parça bile çalmadım.Sahnede çok fazla bas vardı. Çok bas olunca FS pek işe yaramıyor.
Bu aralar çok popüler olan Electro sound’lar hakkında ne düşünüyorsun?
Evet çok popüler ve bende yakın zamanda sıkılmaya başlayacağım sanırım. İnsanlar electro çalıyor bende son zamanlarda oldukça fazla techno çalmaya başladım. Mathew Jonson, James Holden’ın son dönem işlerini çok beğeniyorum mesela.
Son olarak gelecek için planların nedir?
Yeni bir albüm ve turne. Aslında elimde parçalar için temel hazır, üzerinde çalıştığım bir çok yapı var ve bu şekilde elinde hazır parçalar olunca bir albümü bitirmek sanıldığı kadar uzun sürmüyor. Albüm yayınlandıktan sonra da turnelerin artarak devam edeceğini umuyorum.
Röportaj : Christopher Çolak
2004
Bu röportaj daha önce Clubintro.com'da yayınlanmıştır.